Elif Şafak’ın “Kurgunun
Politikası” konulu
TED konuşması hakkında yazılan yazı.
Hikaye anlatıcısı olan
Elif Şafak hikaye anlatma sanatı ile ilgili şeylerden bahsetmek
ile birlikte kendi yaşam öyküsüyle ilgili kesitler paylaşıyor.
Konuşması boyunca bir daire etrafında konular birbiriyle
kesişiyor. Fransa Strasbourg’da doğmuş. Anne ve babası
boşandıktan sonra annesi ile beraber Türkiye’ye dönmüş.
İki ayrı kadın tipini
gözlemleyerek büyümüş. Annesi iyi eğitim almış modern bir
kadın. Diğer tarafta ise ruhani, daha az eğitimli olan anneannesi
vardı. Anneannesinin insanları iyileştirmek için doğa üstü
konularla ilgilendiğinden bahsediyor. “Eğer hayatınızdan bir
şeyi yok etmek istiyorsanız, bir sivilceyi, bir lekeyi veya bir
insan ruhunu, bütün yapmanız gereken onu kalın duvarlarla
çevrelemek. İçeride kuruyup kalacaktır.” Anneannesi gibi
kadınların aynaları kadifelerle örtmek veya ters çevirerek
duvara asmak gibi gelenekleri olduğundan bahsetmiş. Sebebi ise bir
insanın kendi yansımasına uzun süre bakmasının sağlıksız
olduğunu düşünmeleriymiş.
Yazar, hikayelerin
sınırlarını yıkamadığından ama mantık duvarlarımızda küçük
delikler açabileceğimizden bahsetmiş. Elif Şafak kurgusal öykü
yazmaya 8 yaşında başlamış.
Evde sürekli hayali
arkadaşlarına hikayeler anlatıyormuş. Ayrıca, çarptığı
eşyalardan özür diliyormuş. Annesi bu durumun farkına varıp,
yaşadıklarını ve duygularını yazmanın iyi gelebileceğini
söylemiş. Fakat Elif Şafak kendi hayatını çok sıkıcı
buluyormuş ve kendi hakkında şeyler yazmak istemiyormuş.
1999 depreminde yaşadığı
olaydan bahsediyor. Koşarak binadan çıktığında sokakta gördüğü
şey hızını kesmiş. Huysuz, alkol satmayan, marjinal tiplerle
konuşmayan yaşlı bir bakkal varmış. Uzun peruk takmış,
rimelleri akmış bir transseksüelin yanında oturuyormuş. Adamın
sigara paketini açıp, titreyen elleriyle bir tane de ona uzatışını
izlemiş. Depremin olduğu gece ile ilgili aklında kalan görüntünün
bu olduğunu söylüyor, muhafazakar bir bakkal ile ağlayan bir
travestinin kaldırımda sigara içişleri.
“Diller arasında seyahat
etmek bana kendimi yeniden yaratma fırsatı veriyor”, Elif
Şafak’ın bu sözü beni çok etkiledi. Türkçe yazmayı
sevmesinin nedeni çok şiirsel ve duygusal bir dil olmasıymış.
İngilizce yazmayı sevmesinin nedeni ise matematiksel ve zihinsel
olmasıymış. Her dilde farklı bağlarının olduğunu düşünüyor.
Edebiyatın dili ile siyasetin dilinin aynı olmadığından
bahsediyor.
Bir bacağının İstanbul’da
durduğunu ama diğer bacağının dünyayı gezdiğinden bahsetmiş.
Gençlere, bildiklerini değil de hissettiklerini yazmayı öğretmenin
doğru olduğunu söylüyor.
Eski bir Sufi şiiri ile
konuşmasını bitiriyor:
“Gelin tanış olalım;
İşi kolay yıkalım;
Sevelim sevilelim;
Dünya kimseye kalmaz.”
Ekim 2017
Gizem Türker
tarafından yazıldı.