Tuesday, October 17, 2017

Elif Şafak'ın Kurgunun Politikası temalı TED konuşması hakkında Gizem'in yazısı.


Elif Şafak’ın “Kurgunun Politikası” konulu 
TED konuşması hakkında yazılan yazı.

Hikaye anlatıcısı olan Elif Şafak hikaye anlatma sanatı ile ilgili şeylerden bahsetmek ile birlikte kendi yaşam öyküsüyle ilgili kesitler paylaşıyor. Konuşması boyunca bir daire etrafında konular birbiriyle kesişiyor. Fransa Strasbourg’da doğmuş. Anne ve babası boşandıktan sonra annesi ile beraber Türkiye’ye dönmüş.
İki ayrı kadın tipini gözlemleyerek büyümüş. Annesi iyi eğitim almış modern bir kadın. Diğer tarafta ise ruhani, daha az eğitimli olan anneannesi vardı. Anneannesinin insanları iyileştirmek için doğa üstü konularla ilgilendiğinden bahsediyor. “Eğer hayatınızdan bir şeyi yok etmek istiyorsanız, bir sivilceyi, bir lekeyi veya bir insan ruhunu, bütün yapmanız gereken onu kalın duvarlarla çevrelemek. İçeride kuruyup kalacaktır.” Anneannesi gibi kadınların aynaları kadifelerle örtmek veya ters çevirerek duvara asmak gibi gelenekleri olduğundan bahsetmiş. Sebebi ise bir insanın kendi yansımasına uzun süre bakmasının sağlıksız olduğunu düşünmeleriymiş.
Yazar, hikayelerin sınırlarını yıkamadığından ama mantık duvarlarımızda küçük delikler açabileceğimizden bahsetmiş. Elif Şafak kurgusal öykü yazmaya 8 yaşında başlamış.
Evde sürekli hayali arkadaşlarına hikayeler anlatıyormuş. Ayrıca, çarptığı eşyalardan özür diliyormuş. Annesi bu durumun farkına varıp, yaşadıklarını ve duygularını yazmanın iyi gelebileceğini söylemiş. Fakat Elif Şafak kendi hayatını çok sıkıcı buluyormuş ve kendi hakkında şeyler yazmak istemiyormuş.
1999 depreminde yaşadığı olaydan bahsediyor. Koşarak binadan çıktığında sokakta gördüğü şey hızını kesmiş. Huysuz, alkol satmayan, marjinal tiplerle konuşmayan yaşlı bir bakkal varmış. Uzun peruk takmış, rimelleri akmış bir transseksüelin yanında oturuyormuş. Adamın sigara paketini açıp, titreyen elleriyle bir tane de ona uzatışını izlemiş. Depremin olduğu gece ile ilgili aklında kalan görüntünün bu olduğunu söylüyor, muhafazakar bir bakkal ile ağlayan bir travestinin kaldırımda sigara içişleri.
“Diller arasında seyahat etmek bana kendimi yeniden yaratma fırsatı veriyor”, Elif Şafak’ın bu sözü beni çok etkiledi. Türkçe yazmayı sevmesinin nedeni çok şiirsel ve duygusal bir dil olmasıymış. İngilizce yazmayı sevmesinin nedeni ise matematiksel ve zihinsel olmasıymış. Her dilde farklı bağlarının olduğunu düşünüyor. Edebiyatın dili ile siyasetin dilinin aynı olmadığından bahsediyor.
Bir bacağının İstanbul’da durduğunu ama diğer bacağının dünyayı gezdiğinden bahsetmiş. Gençlere, bildiklerini değil de hissettiklerini yazmayı öğretmenin doğru olduğunu söylüyor.
Eski bir Sufi şiiri ile konuşmasını bitiriyor:
“Gelin tanış olalım;
İşi kolay yıkalım;
Sevelim sevilelim;
Dünya kimseye kalmaz.”
Ekim 2017
Gizem Türker tarafından yazıldı.